
futbol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
futbol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
30 Aralık 2011 Cuma
Tanıl Bora'nın "Elejiyak" İskoç Ummanına Katkı

1 Mart 2011 Salı
sen koşma, topu koştur!

22 Temmuz 2010 Perşembe
Hiç Değilse Bir Kadeh...

8 Temmuz 2010 Perşembe
Kredi Kartına Sekiz Taksit, Her Şey Dahil: Treblinka!

29 Eylül 2009 Salı
Geri Dönmek, Peki, Ama Nasıl?...

Her şey çok değişti, usta, doğru. Önce catenaccio "ayağa" düştü. Topu ısrarla alaca bir dikkatin imbiğinden süzen o "serbest süpürücü", şark hizmetine sürülmüş sakıncalı bir memur gibi şişirdi kadroyu. Hamle tayininde kronograf aksamıyla iş gören sıra neferleri, artık serseri mayın gibi serpiştirilir oldu sahaya. Sonra yoksunluğun dövüşken gururu paranın eştiği bir mikyas çukurundan denize aktı. "Konsantresi" cehalete doydu futbol ehlinin. Her şeyin temize havale edileceği "önümüzdeki maçların" ardı arkası kesilmez oldu. İstanbul büyüdükçe azaldı. Dahası, ne biliyor musun, Krepen'den Ömür Meyhanesi'ne akan temiz kalpli mahfel, Topkapı'yı Sirkeci'ye bağlayan anason fitili, göğün kurnasında renk değiştiren alkol pınarı, yokluğunu kuşanmış bir yüz gibi zamana kapandı. Şimdi, nehir kumuna inci gömmek için açıyoruz her yalancı şişeyi.
4 Mart 2009 Çarşamba
The Good, The Bad, and The Bubbly

George Best'in Nottingham Forest'e attığı bir gol vardır. Takriben dört ya da beş defa "evet, şimdi son vuruşu yapacak" der maçı izleyenler. Heyhat, beşinde de geri dönüp aynı çalımı yine atar ve nihayet golü de atar. Futbol için fazla zarif, yaşam için fazla kayıtsız, kadınlar için fazla karizmatik, alkol için fazla tutkuluydu. Karaciğer naklinden sonra karısı Alex'ten kaçıp bir bara sığındığı o hüzünlü resim, hasta yatağındaki perişanlığından daha yürek burkucuydu belki. Hakkında anlatılan ve çoğu tavsayan efsanelerin biri, Güney Afrika'nın Sun City kentinde, aynı gece kainat güzeli seçilmiş olan kadınla yaşadığı halvetliktir. Sözümona servis görevlisi bilmem kaçıncı şişe şampanyayı servis ederken "yanlış neredeydi George" diye sorar. O densiz garsonun bilmediği şey, her alkoliğin kendi benliğinde sürgün olmasıdır ve yanlış giden hiçbir şey yoktur. Van Morrisson'un dediği gibi: "I've been too long in exile, like George Best, baby."
Huzur içinde uyu, George.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)