23 Ekim 2009 Cuma

sus artık, ışık ilerisi...


Işıktan sayma sen geçkin yüzünü, eşince karanlık bir ayla olan ellerini sür toprağa. Ne ki, alkol, eğer bir sızıyı gidermezse, gölgesini çoğaltır kanayan hayalin. Şimdi sen Julija diyeceksin, nefesi ketlenmiş kadim bir avurt, antik bir yüz diyeceksin, yalnızlığı ehil bir ukde, gecesi tanış bir heves diyeceksin... Tüm o görkemin avlusu, düşün, nereye döker küskün acısını, Sava nereye akar, usta? Ljubljana desen, taş bellemiş çağıran sesini; şiir desen, çözülmez kopçası o taze sürgünün. Unut, öyleyse, unut içkide eskittiğin sırrı.


"No burden can now hurt my shoulders frail / ... / I dread no thorny path, no irksome trail."