The Globe and Mail gazetesi yazarı Linda Leith 13 Ekim 2009 tarihini taşıyan köşesinde şöyle diyordu: "Entelektüel yaratıcılığın bu derece çarpıcı bir fiziki güzellikle iç içe geçmesine edebiyat dünyası tümüyle yabancı. 28 yaşında Booker Prize kazanmış bir Marilyn Monroe düşünün, Nelly Arcan'ı belki böyle tasavvur edebilirsiniz." 36. yaşını süren Nelly 24 Eylül'de intihar etti. O gece bir televizyon programına çağrılıydı. Sonra anlaşıldı ki asıl can alıcı randevu kendisiyleymiş. Montreal sokaklarında sürten Cynthia'nın hikâyesini anlattığı "Putain", ne Anais Nin kadar kefaret delisi ne de George Sand kadar korkak dövüşen, ama kesiklerini alaza tuttukça neşesi kabaran bir fahişenin, bizatihi Nelly'nin menkıbesiydi. Ardından gelen "Folle", o tahripkâr imajın kan kokladıkça uyanık kalan masumiyetini çocuksu bir hazza bürüdü. Hayat alkole değişildikçe renk tutan bir heves oysa. Nelly 24 Eylül gecesi bu sanrının ipek kanatlarını topladı. Şimdi Quebec civarında bir yerde daha yüksekten düşeceği bir yer arıyor olmalı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder