29 Eylül 2009 Salı

Geri Dönmek, Peki, Ama Nasıl?...


Her şey çok değişti, usta, doğru. Önce catenaccio "ayağa" düştü. Topu ısrarla alaca bir dikkatin imbiğinden süzen o "serbest süpürücü", şark hizmetine sürülmüş sakıncalı bir memur gibi şişirdi kadroyu. Hamle tayininde kronograf aksamıyla iş gören sıra neferleri, artık serseri mayın gibi serpiştirilir oldu sahaya. Sonra yoksunluğun dövüşken gururu paranın eştiği bir mikyas çukurundan denize aktı. "Konsantresi" cehalete doydu futbol ehlinin. Her şeyin temize havale edileceği "önümüzdeki maçların" ardı arkası kesilmez oldu. İstanbul büyüdükçe azaldı. Dahası, ne biliyor musun, Krepen'den Ömür Meyhanesi'ne akan temiz kalpli mahfel, Topkapı'yı Sirkeci'ye bağlayan anason fitili, göğün kurnasında renk değiştiren alkol pınarı, yokluğunu kuşanmış bir yüz gibi zamana kapandı. Şimdi, nehir kumuna inci gömmek için açıyoruz her yalancı şişeyi.