27 Nisan 2011 Çarşamba

Güneş Değmesin Yüzüne!

Bir filmin değil de hayatın arka planında çalan bir müzik olsaydı Sibelius, hangi yarım akorun meskaliyle geceyi güne saymalıydı? Çok içtin babafingo diyen tüysüz bir idrakın eli tutulur, şakasına gülünür mü? Hangi süngüsü düşmüş alim suretiyle geri dönülür gaibe, ve sonra yüzlerin seyreldiği hangi aynanın eşiği ufku kamaşan bir neşeye yol olur? Hafızası köreldikçe vicdanı bilenen bir mahdumun gölgesine gelsin sıradaki şarkı. Heidelberg topçu birliğinde vatani görevini yapan Wagner, Dramstadt'ta efemera rüzgârıyla yıkanan Boulez, Salzburg'da strudel kremasına parmak banan Haydn, ve Viyana'da kulaklarını yıkatan Ludwig'in votkaya katık ettiği budur.