Okulun atletizm takımında dikkat çekti ilkin. Ve ilk kez amcası Jean-Luc fark etti bisikletle arasındaki kozmik ergonominin ışık saçtığını. Sonra üç büyük grand-prix tanıklık etti dehşet uyandıran yeteneğine. Fransa'da Martigny-Annecy sapağındaki kılcal eğimi güvercin yuvalarını bozmadan geçti, İtalya'da Cesenatico'dan Ferrara'ya su sıçratarak Ascolo'daki ikmal istasyonuna topukladı, İspanya'da ise Rivas'tan geçip Kybele Meydanı'na ganimetini sırtlanmış bir Hernán Cortés gibi girdi. VDB diyorlardı ona, herkesin gözü önündeydi. Fransızca konuşan bir Flaman zaten yeterince tuhaftı, ama başka bir hal vardı bu çocuğun üzerinde. 2007'deki intihar girişimine kadar ne bu yaldızlı ufku yırtan bir öz-yıkım projesinden haberdar olundu, ne de içine valium atınca şampanyanın insanı uyanık tuttuğundan. Ekim başında Senegal'e gitti. 12 Ekim'de Saly'deki bir otel odasında ölü buldular. En son bir hayat kadını gördü bisikletçi Frank Vandenbroucke'nin son etaba tok bir iştahla pedal çevirdiğini.
28 Ekim 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder