Nasıl ki ışık billur bir acının temriniyle ağır ağır tutunuyor, zaman da o düşkün neşeyi öyle arıyor teninde. Sen geç bir kahvaltının izbesinde bekleniyorsun, yüzün buruş kırış, saçların dağınık, sesin tok hâlâ, ama nefesin bir ıtır alacası sanki. Hiç mi eksilmez sesin günlerin uzak burcunda, toprak rengi gözlerinde hiç mi seyrelmez acı? Neyse, kırık bir ayna kaşı düşle, sonra tut ellerini en bulunmaz kimsesizin.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder